https://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/issue/feedKadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisi2024-06-10T10:12:46+03:00Prof. Dr. Tugay Ayaşantugayayasan@osmaniye.edu.trOpen Journal Systemshttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/105Atık Reçel Karışımı İlavesinin Yonca Silajlarının Nispi Yem değeri ve Aerobik Stabilitesi Üzerine Etkisi 2023-09-12T14:56:02+03:00Damla YAYLAyayla.d@gmail.comSibel SOYCAN ÖNENÇssonenc@nku.edu.tr<p>Bu araştırma, yonca silajlarına atık reçel karışımı ilavesinin nispi yem değeri (NYD) ve aerobik stabilite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.Deneme grupları: Sıvı kısım RI:50mg/20ml saf su, RII:100mg/ 20ml saf su/kg, parçacık kısmı RPI:30 mg/30ml saf su ve RPII:60 mg/30ml saf su/kg olacak şekilde oluşturulmuştur.Kontrol grubuna 20ml/kg yaş yonca düzeyinde saf su ilave edilmiştir. Çiçeklenme başlangıcında hasat edilen ve soldurulan yoncaya reçel ilave edilerek fermantasyona bırakılmıştır.Silajlar açıldıktan sonra (60.gün) laboratuvarda 7 günlük aerobik stabilite testi uygulanmıştır. Reçel ve reçel parçacıkları ilavesi, silajların sindirilebilir kuru madde (SKM) içeriğini kontrol grubuna göre önemli düzeyde yükseltmiştir (P<0.01). Kontrol, reçel ve reçel parçacık gruplarında SKM içerikleri sırasıyla %67,65; %69,98; %68,74; %68,95 ve %69,53 olarak bulunmuştur. Ayrıca, reçel gruplarında kuru madde tüketim (KMT) miktarı ve NYD’de artmıştır. Yonca silajlarına reçel ve reçel parçacık ilave edilmesi aerobik dönemde karbondioksit (CO<sub>2</sub>) üretimini arttırmıştır (P<0.01). Bu dönemde silajlarda maya sayıları hızla artmış (P<0.01), küf ise RPII grubunda belirlenmiştir.Elde edilen veriler değerlendirildiğinde; 50 mg/kg sıvı reçel ya da 50 mg/kg reçel parçacıkları ilave edilen yonca silajlarının aerobik dönemde 7 gün süreyle stabil kalabildiğini, SKM’den hesaplanan metabolik enerji (ME<sub>SKM</sub>) ve NYD’nin olumlu yönde etkilendiği sonucuna varılmıştır.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/103Thymus praecox subsp. grossheimii’nin Fenolik Bileşikleri ve Sağlığı Artırıcı Etkileri2023-07-22T16:47:34+03:00Tünay KARANbiyo_tunay@hotmail.com<p>Lamiaceae familyasına ait <em>Thymus</em> cinsi mide, ateş, grip gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde yıllardır geleneksel tıpta kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı <em>Thymus praecox</em> subsp. <em>grossheimii</em> ekstraktındaki fenolik içerik ve miktarını belirlemektir. <em>Thymus praecox</em> subsp. <em>grossheimii </em>(Ronninger) Tokat, Türkiye'den toplandı ve gölgede kurutuldu. Metanol ekstraktlarının kantitatif analizi diyot dizi algılamalı Yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC-DAD) ile gerçekleştirildi. Kumarin ana bileşik (18,3 mg/g ekstrakt) olarak tespit edilmiştir. <em>Thymus praecox</em> subsp. g<em>rossheimii’</em>nin metanol ekstraktında neohesperidin (7,10 mg/g ekstrakt), rutin (2,36 mg/g ekstrakt), resveratrol (2,24 mg/g ekstrakt) kateşin (1,20 mg/g ekstrakt), vanilik asit (0,27 mg/g ekstrakt), gallik asit (0.23 mg/g ekstrakt), kuersetin (0,21 mg/g ekstrakt), <em>t</em>-sinamik asit (0,16 mg/g ekstrakt),<em> o</em>-kumarik asit (0,11 mg/g ekstrakt) bulundu. Bu bitkinin tıbbi önemi belirlenen biyoaktif bileşiklerin içeriğinden kaynaklanıyor olabilir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/97Yeni Bir Esnek Küme İşlemi: Tümleyenli Esnek İkili Parçalı Theta (θ) İşlemi2023-07-10T10:38:24+03:00Aslıhan SEZGİNaslihan.sezgin@amasya.edu.trMurat SARIALİOĞLUmuratsrlgl@gmail.com<p>Molodtsov tarafından ortaya atılan esnek küme teorisi, belirsizlikle başa çıkmak için etkili bir matematiksel araçtır ve hem teorik hem de uygulama yönüyle birçok alana uygulanmıştır. Başlangıcından bu yana, farklı çeşitlerde esnek küme işlemleri tanımlanmış ve çeşitli türlerde kullanılmıştır. Bu çalışmada, tümleyenli esnek ikili parçalı teta işlemi adı verilen yeni bir esnek küme işlemi tanımlanmış ve temel cebirsel özellikleri araştırılmıştır. Ayrıca tümleyenli esnek ikili parçalı teta işleminin genişletilmiş esnek küme işlemleri, tümleyenli genişletilmiş esnek küme işlemleri, esnek ikili parçalı işlemler, tümleyenli esnek ikili parçalı işlemler ve kısıtlanmış esnek küme işemleri üzerine dağılması incelenerek bu yeni esnek küme işlemi ile diğer esnek küme işlemleri arasındaki ilişkiler elde edilerek esnek küme literatürüne katkı sağlanması amaçlanmaktadır.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/104Beslenme Dersi Alan Önlisans Öğrencilerinin Sağlıklı Beslenme Tutumlarının İncelenmesi: Iğdır Üniversitesi Örneği2023-12-18T13:49:00+03:00Rabia ACEMİOĞLUracemioglu@gmail.com<p>Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin beslenmeye yönelik tutumları farklı değişkenler açısından incelenmiştir. Çalışma genel tarama modeli ile desenlenip, çalışmanın verilerini toplamak için 21 maddeden oluşan “Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ)” kullanılmıştır. Araştırma 2020-2021 eğitim öğretim döneminde Iğdır üniversitesinde öğrenim görmekte olup, beslenme dersi alan 203 ön lisans öğrencisi ile yürütülmüştür. Bu öğrenciler ulaşılabilirliğin kolay olması açısından Tuzluca Meslek Yüksekokulu’nda beslenme dersinin bulunduğu çocuk gelişimi, spor yönetimi, engelli bakım ve rehabilitasyon programından seçilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar; üniversite öğrencilerinin sağlıklı beslenmeye yönelik tutumlarının cinsiyet değişkenine göre öğrencilerin SBİTÖ puan ortalamaları açısından gruplar arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular SBİTÖ puan ortalamalarının tok iken yemek yemeyen, paket gıda tüketmeyen, besin etiket bilgisi okuyan, sigara kullanmayan öğrencilerin lehine anlamlı farklılık göstermiştir. Sosyal medya kaynaklarını beslenmeyle ilgili bilgi edinmek amaçlı kullanıp kullanmama değişkenine göre SBİTÖ puan ortalamaları açısından (evet-bazen) grupları arasında sosyal medyayı beslenmeyle ilgili takip edenlerin lehine istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Öğrenim görülen program değişkenine göre ise öğrencilerin SBİTÖ puan ortalamalarının anlamlı şekilde farklılaştığı ve bu farklılığın engelli bakım ve rehabilitasyon programı öğrencilerinin lehine olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonucunda ön lisans öğrencilerinin genelinin yüksek düzeyde sağlıklı beslenme tutumuna sahip olduğu belirlenmiştir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/127Türkiye’de Yetiştirilen Kültür Mantarlarından (Agaricus bisporus) Yumuşak Çürüklük Hastalığı Etmeninin İzolasyonu ve Tanısı 2024-01-20T13:24:25+03:00Benian Pınar AKTEPEbenianaktepe@osmaniye.edu.trYeşim AYSANaysanys@cu.edu.tr<p>Dünya çapında yaygın olarak yetiştirilen yenilebilir bir mantar türü olan <em>Agaricus bisporus</em>'un Türkiye'de de yetiştiriciliği ve tüketimi hızla yaygınlaşmaktadır. Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde yetiştirilen <em>Agaricus bisporus’</em>un şapkalarında kahverengi renk değişikliği ve yumuşak çürüme belirtileri gözlemlenmiştir. Etkilenen kısımlardan floresan <em>Pseudomonas</em> türleri de dahil olmak üzere toplam 23 bakteri izolatı elde edilmiştir. Bu izolatlar <em>Pseudomonas</em> cinsine uygun morfolojik özellikler sergilemiştir. Hastalığın potansiyel etmenini belirlemek için Gram reaksiyonu, oksidaz aktivitesi, arginin dihidrolaz, patateste yumuşak çürüklüğü, levan üretimi, tütünde aşırı duyarlı reaksiyonlar ve Matris Destekli Lazer Desorpsiyon İyonizasyonu- Kütle Spektrometresi (MALDI-TOF/MS) gibi proteomik yöntemlerle mikrobiyal türlerin tanımlanması dahil olmak üzere bir dizi teknik kullanılmıştır. Mantarlardan elde edilen izolatların bazıları ve referans izolatı <em>Pseudomonas marginalis</em> (GSPB 2325, Göttingen, Almanya) izolatı ile <em>Pseudomonas marginalis</em>'e özgün LOPAT profili sergilemiştir. Biyokimyasal Tanılama sonuçları, 1,781 ila 2,094 arasında değişen puan değerleri ile patojenite testleri ve MALDI-TOF/MS analizi ile de teyit edilmiştir. Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma, <em>Pseudomonas marginalis</em>’in Türkiye'de yetişen kültür mantarlarında yumuşak çürüklük hastalığına neden olduğunu bildiren ilk hastalık kaydıdır.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/107Keçilerin Tükettiği Bazı Çalı Yapraklarının Antibakteriyel Aktivitesi2024-01-18T11:56:51+03:00Hande Işıl AKBAĞh.i.ulku@hotmail.comCahit AKGÜLcahitakgul@comu.edu.trCengiz ATAŞOĞLUcatasoglu@gmail.com<p>Bu çalışmanın amacını, <em>Quercus coccifera</em>, <em>Phillyrea latifolia</em> ve <em>Ephedra major</em> çalılarından elde edilen özütlerin antibakteriyel aktivitesinin belirlemesi oluşturmuştur. Çalılardan yaprak örnekleri Nisan, Temmuz, Ekim ve Şubat aylarında hasat edilerek saf su, etanol ve aseton ile ekstrakte edilmiştir. Üç farklı çalı türünün yapraklarından elde edilen özütlerinin <em>S. aureus</em> (ATCC 25923) ve <em>P. aeruginosa</em> (ATCC 27853) bakterilerine karşı antibakteriyel aktivitesi, disk difüzyon yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Yapraklardan elde edilen özütler, sadece <em>S. aureus'</em>a karşı antibakteriyel aktiviteyi göstermiştir. <em>Phillyrea</em> <em>latifolia</em> yapraklarının saf su, etanol ve aseton ile ekstrakte edilmesi sonucu elde edilen özütler, tüm örnekleme dönemlerinde antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir. <em>Q. coccifera</em> ve <em>E. Mojar</em> bitkilerinin sadece etanol ile ekstraksiyonu sonucu elde edilen özütler antibakteriyel aktivite göstermiştir. <em>E. Major</em>'dan Nisan ayında toplanan yaprak örneklerinin asetonla ekstrakte edilmesi sonucu elde edilen özütlerin, <em>S. aureus</em>'a karşı antibakteriyel aktivite gösterdiği belirlenmiştir. <em>P. latifolia</em> yapraklarından etanol ile ekstraksiyonu sonucu elde edilen özütler, en yüksek antibakteriyel aktiviteye sahip olmuştur. Söz konusu antibakteriyel aktivitenin gentamisin ve vankomisin ile karşılaştırılabilir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Çalışmada genel olarak, etanolün özüt verimi açısından en etkili çözücü olduğu belirlenmiştir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/117Silan Bileşiklerinin Metallerin Korozyon Davranışına Etkisinin Teorik Olarak İncelenmesi2024-01-10T21:49:37+03:00Goncagül AKSARAYgoncagulaksaray@gmail.com<p>Korozyonun metaller ve alaşımları üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması ya da tamamen ortadan kaldırılması için teknikte bir çok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden en fazla kullanılanı korozyon hızını azaltıcı inhibitör kullanımıdır. İnhibitörler organik, inorganik yapıda bulunan hazır kimyasallardan elde edilebileceği gibi yeşil kimya kullanılarak doğada hali hazırda bulunan maddelerden de sentezlenebilmektedir. Burada önemli olan kullanılacak inhibitörün seçimini yapabilmektir. Korozyondan korunma için oluşacak maliyetin malzemeyi doğrudan değiştirmekten çok daha ucuz olması korozyondan korunma uygulamalarının temel prensiplerindendir. Bu nedenle deneysel uygulama sayısının ve kullanılacak kimyasalların çevreye zararlı etkilerinin azaltılması, oluşacak iş gücü ve zaman kaybının minumuma indirilmesi nedeniyle DFT (Yoğunluk Fonksiyonel Kuramı) kullanımı inhibitörün doğru seçiminde önemli ip uçları vermektedir. Bu çalışmada inhibitör olarak değerlendirilebilecek iki potansiyel molekül trimetil metoksi silan ve trivinil etoksi silanın inhibitör olarak kullanım potansiyellerini aydınlatmak amacıyla DFT B3LYP yaklaşımıyla 6-311G baz seti ile optimize edildikten sonra, moleküldeki her bir atoma ait Mulliken yükler, HOMO ve LUMO enerjileri, dipol momentleri belirlenmiştir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/128İlköğretim Öğrencilerine Uygulamalı Bilimlerde İlgi ve Beceriler Kazandırılması için Yaklaşımlar2024-03-01T12:10:57+03:00Veysel KARACAveyselkaraca1973@hotmail.comKadir KILINÇyarensametkadir2818@gmail.com<p>Bu çalışmada ilköğretim öğrencilerine uygulamalı bilimlerde ilgi ve beceriler kazandırmak için çeşitli yaklaşımlar araştırılmış ve örneklenmiştir. 3 farklı deney için kullanılan yöntemlerden ilki; Astronomi biliminden yararlanmaktadır. “Güneş, Dünya ve Ay’ın gerçek ve görünür hareketleri ve bu hareketlerin neden olduğu sonuçlar” öğretilmektedir. İkinci deney düzeneğinde Kimya biliminden yararlanılmaktadır, özkütle (maddenin ayırt edici özellikleri) öğretilmektedir. Son deney ise elektrokimya alanındadır. İki elektrotlu sistemde elektroliz ile hidrojen ve oksijen gazı oluşumu araştırılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; deney grubunun ve kontrol grubunun ön test puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı (p > 0.05) ancak, son test puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu (p < 0.05) bulunmuştur.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/130DFT Çalışması: Enerjik Malzeme Adayı Olarak TATB Türevlerinin İncelenmesi2024-02-28T11:41:26+03:00Mehmet Erman MERTmemert@atu.edu.trMehmet Can MERTmehmetcanmert1@gmail.comDileknur ALTAN190110018@ogr.atu.edu.trTürker EMİLİemiliturker8@gmail.comSerdar KILIÇASLANklcslnserdar@gmail.comBaşak DOĞRU MERTbdogrumert@atu.edu.tr<p>Patlayıcı maddeler, ısıtıldıklarında veya şoka maruz kaldıklarında çok miktarda gaz ve yoğun ısı üreten kimyasal olarak reaktif malzemelerdir. Hem endüstriyel hem de askeri uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Özelliklerinin geliştirilmesi için deneysel çalışmalara başlamadan önce teroik olarak araştırılmaları gerekir çünkü deneysel çalışmalar için altyapı ve diğer gereksinimler sıklıkla hazır değildir. Bu çalışmada, yapısal olarak modifiye edilmiş 2,4,6-triamino-1,3,5-trinitrobenzen (TATB) molekülleri, DFT (B3LYP/6-31G (d,p) temel seti ile) aracılığıyla enerjik malzeme adayı olarak incelenmiştir. Bu amaç için teorik olarak oluşturulmuş moleküller optimize edilmiş ve ardından Kamlet-Jacobs denklemleri kullanılarak patlama basıncı (P) ve patlama hızı (D) gibi balistik parametreler incelenmiştir. Elde edilen verilere göre, bahsedilen moleküler değişikliklerin TATB'lerin hassasiyetini azaltabileceği tespit edilmiştir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/122Farklı Yetiştirme Sisteminin Akbay Yerli Yumurtacı Hibritten Elde Edilen Yumurta ve Dışkıdaki Mikrobiyolojik Yüke Etkisi2024-03-31T14:29:25+03:00Kadriye HATİPOĞLUkadriyehatipoglu01@gmail.comIslim POLAT AÇIKislimplt@gmail.comAyşen BULANCAKaysen.bulancak@gmail.comNurten YILMAZnurtenyilmaz01@gmail.comMikail BAYLANmikailbaylan@gmail.com<p>Bu araştırma, Adana Çukurova Üniversitesinde kafes ve serbest gezinmeli (Free-Range) sistemde yetiştirilen yerli yumurtacı hibrit Akbay genotiplerden elde edilen sofralık yumurtaların kabuk yüzeyi ve dışkılarındaki mikrobiyal yükün belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırma materyalini kafes ve serbest gezinmeli sistemden elde edilen sofralık yumurtalar ve bu sistemlerde yetiştirilen tavukların dışkıları oluşturmuştur. Sofralık yumurtalarda ve dışkıda toplam mezofilik bakteri yükü (TMAB), <em>E. coli, Coliform, Shigella, Staphylococcus Aureus, Enterococcus, Campylobacter spp.,</em> ve küf-maya düzeyleri belirlenmiştir. Kafes ve serbest gezinmeli sistemlerinden elde edilen yumurtaların kabuğunda sırasıyla TMAB (7,28 ve 8.22), <em>Coliform</em> (4,65 ve 6,10)<em>, Shigella</em> (5,35 ve 6,85)<em> ve Enterococcus </em>(7,33 ve 8,89) düzeyleri arasındaki farklar istatistiki olarak önemli bulunurken (p<0,05), <em>E. coli </em>(8,04 ve 7,06)<em>, S. aureus</em> (5,26 ve 6,24)<em>, </em>küf (6,41 ve 5,78) ve maya (4,96 ve 4,10) düzeyleri arasındaki farklılıkların önemsiz olduğu saptanmıştır. Dışkı örneklerindeki sonuçlara bakıldığında sırasıyla toplam mezofilik bakteri yükü (TMAB, 9,22 ve 10,47), <em>Shigella</em> (5,77 ve 7,01)<em> ve Enterococcus </em>(6,61 ve 8,88) düzeyleri serbest gezinmeli (Free-Range) sistemde daha yüksek oranda ve sonuçlar arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0,05). <em>E.coli,Coliform </em>ve maya düzeyleri arasındaki farklılıklar serbest ve kafes sistemden elde edilen dışkı örneklerinde önemsiz tespit edilirken, <em>Staphylococcus Aureus</em> ( 10.10 log 10 kob/g) ve maya (6,37 log 10 kob/g) kafes sistemde daha yüksek miktarda saptanmıştır. (P<0,05). <em>Campylobacter spp</em>. hiçbir dışkı örneğinde tespit edilememiştir. Bu veriler, tavukların yumurtalama sonrasında yumurta veya dışkıya daha fazla temas ettiği serbest gezinmeli sistemde üretilen yumurtaların kabuğunda geleneksel kafes sisteminde üretilen yumurtalara göre daha fazla mikrobiyolojik bulaşma olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak yumurta kabuğu mikrobiyolojik yükü üzerine yetiştirme sistemlerinin etkisinin istatistiksel olarak önemli olduğu, serbest gezinmeli sistemlerin hayvan refahı avantajına rağmen yumurta hijyeni açısından riskli olduğu saptanmıştır.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/135Kantil Regresyon Analizi Üzerine Bir Uygulama2024-05-30T11:30:08+03:00Bahar ARSAN AYSALmine_bahar_13@hotmail.comHamit MİRTAGİOĞLUhmirtagioglu@beu.edu.trSıddık KESKİNskeskin@yyu.edu.trYıldırım DEMİRydemir@yyu.edu.tr<p>Genel olarak bir araştırma yapılmak istendiğinde, değişkenler arasındaki ilişki incelenmek ya da bir model yardımıyla tahmin yapılmak istenebilir. Bu model yardımıyla tahmin yapılmak istendiğinde, yaygın kullanılan yöntem Standart regresyon analizi yöntemidir. Ancak, bu regresyon analizinin kullanılabilmesi için bazı varsayımların yerine gelmesi gerekmektedir. Bu varsayımlar yerine gelmediği veya bazı araştırmalarda transformasyonlar yapılmasına rağmen bu varsayımlar sağlanmadığı durumlarda alternatif yöntemler tercih edilmektedir. Bu alternatif yöntemlerden birisi de Kantil regresyon yöntemidir. Kantil regresyon, heterojen yapıdaki veri setleri için oldukça kullanışlıdır. Herhangi bir varsayım gerektirmediği için esnek bir yöntemdir. Çalışmada Wine Quality veri setinin 300 birimlik kısmı ve STATA 14 paket programı kullanılmıştır. Önce şarap kalitesi veri setinden 1 bağımlı (kalite) ve 5 bağımsız değişken alınarak 100, 200 ve 300 örneklem genişliklerinde doğrusal ve 0,20, 0,25, 0,50 ve 0,75 kantil değerlerine göre Kantil regresyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Daha sonra aynı işlemler 1 bağımlı (kalite) ve 11 bağımsız değişken için tekrarlanmıştır. Kısmi regresyon katsayısı, standart hata ve güven aralıkları temel alınarak doğrusal ve Kantil regresyon analiz sonuçları; örneklem genişliğine ve değişken sayısına göre karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak; modele dahil edilen değişken sayısının artırılmasının, katsayılara belirgin etkisinin olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca kantil değerlerin sonuçlar üzerindeki etkisinin, değişken sayısından daha önemli olduğu gözlenmiştir. Bu nedenle de düşük katsayı ve dar güven aralığı elde etmek için uygun kantil değerinin tercih edilmesi önemlidir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/118Ege Bölgesinde At Yetiştiriciliğinin Genel Durumu ve Uşak İlinde Atlı Cirit Sporu2023-12-18T13:17:05+03:00Sibel ALAPALA DEMİRHANsibel.alapala@usak.edu.trTayfur ÜNALt.unal.45@hotmail.com<p>Türk kültüründe atın özel bir yeri ve önemi vardır. Türkler atı hem ulaşım hem de eğlence aracı olarak kullanmışlardır. Eğlence amaçlı kullanılan at oyunlarından biri de cirit sporudur. Cirit oyunu, ülkemizin Erzurum, Uşak, Manisa, Sivas, Bayburt, Erzincan, Kars ve Malatya gibi bazı illerinde hâlâ yaşatılmaktadır. Uşak ili, Ege bölgesinde cirit oyununun en çok sevildiği ve korunduğu illerden biridir. Bu geleneksel ata sporu, Uşak'ta kurumsal bir yapı kazanmış ve amatör bir ruhla devam ettirilmiştir. Bu çalışmada, at yetiştiriciliğinin kısa bir tarihçesi, dünyada, Türkiye’de ve Ege bölgesindeki at yetiştiriciliğinin durumu ve Uşak ilinin önemli kültürel miraslarından biri olan atlı cirit sporu ve sorunları hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/109Peyzaj ve Müziğin Etkileşimi: Müzik Bahçeleri2023-12-07T10:03:05+03:00Gülennur ŞANLIgulennursanli@subu.edu.trGizem CENGİZ GÖKÇEgizemgokce@subu.edu.tr<p>Peyzajlar, sahip oldukları kültürel özellikleriyle birbirlerinden farklılık göstermektedir. Ekolojik çevre/coğrafya ve mimari yapı kadar, müzik de kültürü oluşturan/etkileyen değerlerden biridir. Bir toplumun müziği, içinde yaşanılan çevreden etkilenerek oluşmaktadır. Bu etkileşimin karşılıklı olduğunu söylemek mümkündür. Toplumu oluşturan bireyler üzerinde müzik, en etkili sanat olarak kabul edilmektedir. Peyzaj tasarım çalışmalarının; ekolojik, fonksiyonel ve estetik kaygı taşıdığı bilinmektedir. Aynı zamanda yapılan çalışmalar, toplumu oluşturan bireylerin duyularına hitap etmektedir. Müzik de, peyzaj tasarım çalışmalarında yer verildiği takdirde bireylerin duyusal algılarına etki edecek önemli bir ögedir. Çalışmada, peyzaj tasarım çalışmalarında müziğin yeri ve etkisi, peyzaj mimarlığı bakış açısıyla yerli ve yabancı örnekler üzerinden değerlendirilmiştir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/94Spermanın İşlenmesinde Kullanılan Kriyoprotektif Maddeler ve Kriyoprezervasyon Metotları 2024-02-09T11:36:48+03:00Mehmet Ali ARSLANOĞLUmali.arslanoglu01@gmail.comNurdan COSKUN CETINnurdancsknctn@gmail.comCengiz YILDIZcyildiz1@hotmail.com<p>Reprodüksiyon biyoteknolojisi hayvancılık alanında çok büyük öneme sahiptir. Biyoteknoloji başta suni tohumlama olmak üzere birçok alanda uygulama olanağı sağlamaktadır. En yaygın biyoteknoloji yöntemi, değerli erkek gamet hücrelerinin dondurulup, sonrasında suni yolla tohumlama işlemidir. Suni tohumlama ile istenen yönde genetik ıslah sağlanabilirken gereksiz erkek damızlık besleme külfetinin önüne geçilmiş olur. Spermanın dondurulması alanındaki önemli ilerlemeler gliserolün kriyoprotektif etkisinin keşfiyle başlamıştır. Kriyoprezervasyon yöntemi gelecekte kullanmak amacıyla, hücrelerin ve dokuların sıfır derecenin altında dondurularak biyolojik aktivitelerinin durdurulmasını ifade eder. Bu işlemde temel amaç, çok düşük sıcaklıklarda canlı hücre yada dokunun, en az hasarla ve fonksiyon kaybıyla uzun süreli saklanmasıdır. Gliserolün spermatozoonları dondurmanın zararlı etkilerine karşı koruyabildiği tesadüfen keşfedilmesinden sonra bilimsel ve modern anlamda ilk kez spermatozoon dondurma işlemi 1949’da Polge ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. Spermatozoonun dondurulması işleminde kriyoprotektanlar ile dengelendikten sonra soğutma, sıvı nitrojen içinde depolama ve çözdürme işleminde kriyoprotektanların uzaklaştırılması ve en sonunda canlılığın devam etmesi sağlanmalıdır. Kriyoprezervasyon uygulamasında kullanılan kimyasallar, dondurma-çözme işlemi hücrenin canlılığını etkilemektedir. Dondurma işlemi sırasında kullanılan kriyoprotektanlar hücreyi dondurma hasarından korur ve yüksek oranda hidrojene bağlama özelliğine sahiptir. Kriyoprotektanlar ortamda donmamış fraksiyonu arttırarak ve iyon miktarını azaltarak etki ederler. Dondurma işlemleri sırasındaki dondurma hızı iyi ayarlanmalıdır. Yavaş soğutmada fazlaca buz kristali oluşmakta iken hızlı soğutmada buz kristalleri daha küçüktür. Bu derlemede kriyoprezervasyonda kullanılan kriyoprotektan maddeler, bazı kriyoprezervasyon teknikleri ile kriyoprezervasyonun spermatozoon üzerine etkilerinden bahsedilmiştir.</p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisihttps://kadirliubfd.com/index.php/kubfd/article/view/134Doğa ile Teknoloji Arasındaki Mükemmel Uyum: Biyosentez Yolu ile Nanopartikül Üretimi2024-05-02T13:10:46+03:00Sükran YILDIZyldzskran@gmail.comAyşegül YAVUZaysegul.yavuz1@bahcesehir.edu.trDilek TEKDALdilektekdal@mersin.edu.tr<p>Nanopartiküller çevresel uygulamalarda, biyomedikal ve tıp alanında sıkça kullanılan 1-100 nanometre boyutunda bulunan materyallerdir. Bu nanomalzemeler çeşitli büyüklük ve şekillerde fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak sentezlenebilmektedirler. Fiziksel ve kimyasal olarak sentezlenen nanopartiküller, doğaya ve canlı organizmalara karşı oldukça zararlıdır ve toksik etki göstermektedirler. Toksik kimyasalların kullanımını azaltmak amacıyla biyolojik sentez yoluyla bitki ve mikroorganizma tabanlı nanopartiküllerin sentezindeki araştırmalar oldukça önemlidir. Biyosentez aşamasında kullanılan biyolojik materyalden elde edilen nanopartiküllerin özellikleri ve stabilitesi, kullanılan organizma veya koşullara bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Biyolojik materyaller kullanılarak yeşil sentez yoluyla nanopartiküllerin sentezi sentetik olarak elde edilen nanopartiküllerin sentezinden genel olarak daha güvenlidir. Ayrıca, bitki atıklarının kullanılarak sentez yapılması ticari olarak büyük avantaj sağlamaktadır. Sunulan bu derleme çalışmasında yeşil sentezin prensibi, uygulama alanları, yapılan çalışmalar, avantaj ve dezavantajları detaylandırılmaktadır. </p>2024-06-10T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 Kadirli Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisi